Kutsal Ne Anlama Gelir? İnsanlık Tarihinin En Derin Kavramlarından Biri Üzerine “Kutsal” kelimesi, insanlık tarihinin en eski sözcüklerinden biridir. Fakat anlamı sadece dini ya da mistik alanla sınırlı değildir. İnsan, varoluşu boyunca bazı şeyleri diğerlerinden ayırmış, onlara özel bir değer, dokunulmazlık ya da yücelik atfetmiştir. Bu ayrım, kutsal ile profan (dünyevi olan) arasındaki farkın temelini oluşturur. Peki, “kutsal” denildiğinde aslında neyi kastediyoruz? Tarihsel Arka Plan: Kutsalın İlk İzleri Kutsal kavramının kökeni, insanın doğa karşısındaki şaşkınlığında gizlidir. Antik çağlarda bir dağ, bir nehir, bir taş ya da bir yıldırım, doğrudan tanrısal gücün tezahürü olarak görülürdü. Örneğin Sümerlerde tapınaklar, gökyüzü ile yeryüzünü…
Yorum BırakGünlük Notlar Yazılar
Gülistan Ne Oldu? Ekonomi Perspektifinden Bir Değerlendirme Kaynakların sınırlılığı, insanların yapacakları seçimlerin sonuçlarını belirleyen temel bir ekonomi ilkesidir. Her birey, her toplum, belirli kaynaklarla sınırlıdır ve bu kaynakları en verimli şekilde kullanma zorunluluğuyla karşı karşıyadır. Bu durumda, seçimlerin getirdiği fayda ve maliyet arasındaki dengeyi sağlamak, her ekonomik aktörün temel sorumluluğudur. Tıpkı bir tarım ekonomisinde toprak, su ve iş gücünün sınırlı olduğu gibi, ekonomi de sınırlı kaynaklarla yönlendirilir. Bugün, toplumsal refah, piyasa dinamikleri ve bireysel kararların birleşimiyle şekillenir. Bu yazıda, “Gülistan” kavramını ekonomi perspektifinden inceleyecek ve toplumsal refahın, kaynakların yönetimiyle nasıl bir ilişki kurduğunu tartışacağız. Gülistan ve Ekonomik Seçimler: Kaynakların Kısıtlılığı…
Yorum BırakGözlük Hangi Dil? Zamanın ve Görmenin Tarihine Dair Bir Yolculuk Bir tarihçi olarak beni her zaman büyüleyen şey, kelimelerin zaman içindeki yolculuğudur. Çünkü kelimeler, sadece seslerden ibaret değildir; her biri bir çağın, bir toplumun, bir düşünce biçiminin tanığıdır. “Gözlük” kelimesi de tam olarak böyle bir tanıktır. Bir nesnenin adı, bazen insanlığın bakış açısındaki büyük dönüşümleri yansıtır. O hâlde gelin, bir tarihçinin merakıyla soralım: “Gözlük hangi dil?” Bu soru yalnızca dilbilimsel bir merak değil, aynı zamanda insanın dünyayı görme biçimini anlamaya dair tarihsel bir davettir. Çünkü görmek, bilmek ve anlamak tarih boyunca insanın en temel çabalarından biri olmuştur. “Gözlük” Kelimesinin Kökeni:…
Yorum BırakEn Çok Hangi Operatörün Baz İstasyonu Var? Küresel ve Yerel Bir Bakış Teknolojinin hayatımızın merkezine yerleştiği bu çağda, baz istasyonları artık görünmeyen ama vazgeçilmez dostlarımız haline geldi. Her gün elimizden düşmeyen telefonların arkasında devasa bir altyapı çalışıyor ve bu altyapının bel kemiğini baz istasyonları oluşturuyor. Peki hiç düşündünüz mü, dünyada ve Türkiye’de en çok baz istasyonuna sahip operatör kim? Bu soruya verilecek cevap, sadece sayılardan ibaret değil; kültürel, ekonomik ve coğrafi pek çok etkenin de bir yansıması. Küresel Perspektif: Dünya Devlerinin Altyapı Yarışı Dünya genelinde telekom sektöründe rekabet oldukça sert. Çin, ABD, Hindistan gibi nüfus ve coğrafya açısından devasa ülkeler…
Yorum BırakHayat bazen rakamlarla ölçülemeyecek kadar karmaşık gelir insana… Akıllı Tartı Ne Kadar Doğru? Bir Dost Sohbetinden Gerçeğe Yolculuk “Bence mesele tartıda değil, tartının bize ne söylediğinde.” dedi Elif, gözlerini uzaklara dikip düşüncelere dalarken. Yanında oturan Mert ise, ellerini birbirine kenetleyip ciddi bir ses tonuyla karşılık verdi: “Ama doğru ölçmüyorsa, söylediğinin bir anlamı yok ki.” Bir Akşam Sohbeti: Rakamların Ötesinde İki eski dostun hikâyesi, bir akıllı tartının ortasında başladı. Elif, empatik ve duygusal yönüyle her zaman olaylara kalpten yaklaşırdı. İnsanların hislerine, yaşadıklarına odaklanır; sayılardan çok hislere inanırdı. Mert ise tam tersiydi: Stratejik, çözüm odaklı ve mantıklı bir adamdı. Onun için önemli…
Yorum BırakGiresun Görele’nin Neyi Meşhur? Edebiyatın Dilinden Bir Kasabanın Hikâyesi Bir edebiyatçı için her yer, bir kelimenin yankısıdır. Her sokak, bir cümlenin içinde gizli bir anlam taşır; her insan, bir hikâyenin kahramanı gibidir. Görele de böyle bir yer işte — Karadeniz’in dalgalarıyla konuşan, yeşilin en derin tonlarında sessizce büyüyen bir kelime. Giresun Görele, yalnızca coğrafi bir nokta değildir; bir anlatıdır, bir duygudur, bir imgeler zinciridir. Onun meşhurluğu, yalnızca tereyağında kavrulmuş bir mısır ekmeğinde ya da kemençenin içli sesinde değil; o seslerin, o tatların, o manzaraların anlattığı hikâyededir. Bir Coğrafyanın Edebî Dili: Doğanın Şiirselliği Giresun Görele, doğasıyla edebiyatın en eski metaforlarını hatırlatır.…
Yorum BırakEvde Göz İltihabına Ne İyi Gelir? Tarihin Işığında Sağlık ve Şifa Arayışı Bir tarihçi olarak geçmişi incelerken fark ettiğim en ilginç gerçeklerden biri şudur: insan, ne kadar gelişirse gelişsin, bedeniyle kurduğu ilişki hep aynı kalır. Eski çağlardan bugüne kadar göz, hem bir bilgi aracıdır hem de kırılgan bir organ. Göz iltihabı, binlerce yıldır insanın yaşam kalitesini etkileyen ortak bir sorun olmuştur. Antik Mısır’dan Osmanlı’ya, modern tıptan ev reçetelerine kadar, “Evde göz iltihabına ne iyi gelir?” sorusu aslında bir medeniyetin sağlıkla olan mücadelesinin yansımasıdır. Bu yazıda, tarih boyunca göz iltihabına karşı geliştirilen doğal tedavi yöntemlerinin izini sürecek, ardından modern çağın ev…
Yorum BırakBöyle Ne Sıfatı? Güç, Toplum ve Kimliğin Siyaset Bilimindeki Yansımaları Siyaset bilimi, yalnızca iktidarın kimde olduğu sorusuna değil, aynı zamanda bu iktidarın nasıl tanımlandığına ve kimler tarafından meşrulaştırıldığına da cevap arar. “Böyle ne sıfatı?” sorusu, aslında görünüşte dilbilgisel bir sorgu gibi dursa da, toplumsal düzenin derinlerine inen bir iktidar sorgulamasıdır. Bu soru, gücü elinde bulunduranların kendilerine atfettikleri unvanlara, meşruiyet iddialarına ve toplumsal hiyerarşiyi sürdürme biçimlerine meydan okur. İktidarın Sıfatları: Kim Tanımlar, Kim Tayin Eder? İktidar, yalnızca devletin tepesinde konumlanmış yöneticilerden ibaret değildir; o, kurumların, ideolojilerin ve hatta gündelik dilin içine sinmiş bir görünmez ağ olarak işler. “Böyle ne sıfatı?” ifadesi,…
Yorum BırakDevlet Adına Kamulaştırma Kararını Kim Alır? Güç, Yetki ve “Kamu Yararı”nın Gölgesindeki Çizgi Konuya kişisel bir yerden gireyim: Kamulaştırma denince aklıma hep aynı sahne geliyor—bir toplantı odası, duvarda “kamu yararı” yazılı bir slayt, masada birkaç imza kalemi… Ve tam o anda soruyorum: Bu imzayı kim atıyor? O imza, bir ailenin hatırasını, bir çiftçinin tarlasını, bir esnafın dükkanını tarihe karıştırabiliyor. Evet, kamulaştırma bazen gerekli; ama kararı veren elin nasıl, nerede, hangi denetimle hareket ettiğini yüksek sesle konuşmak zorundayız. — Kim Alır? “Devlet” Denen O Büyük Soyutlama Değil, Somut Kurullar Devlet adına kamulaştırma kararını sihirli bir “devlet” almaz; somut idareler ve kurullar…
Yorum BırakAz Hasarlı Binaya Güçlendirme Yapılır mı? Bir Filozofun Gözünden Dayanıklılığın Ontolojisi Bir filozof için “yapı” kelimesi, yalnızca taş ve betondan ibaret değildir. Bir bina, tıpkı insan gibi, zamanla yıpranır, hatıralar taşır, değişir, ama özünde varlığını sürdürme eğilimindedir. Bu yüzden “Az hasarlı binaya güçlendirme yapılır mı?” sorusu, aslında yalnızca mühendislerin değil, düşünürlerin de sorusudur. Çünkü bu soru, hem etik bir kararı, hem bilginin sınırlarını, hem de varlığın doğasını tartışmaya açar. Epistemolojik Bir Başlangıç: Bilmenin Sınırı Bir binanın “az hasarlı” olduğunu nasıl biliriz? Bu soru epistemolojinin kalbinde yankılanır. Bilgi, gözleme, ölçüme ve yoruma dayanır; fakat her gözlem, kendi eksikliğiyle gelir. Mühendisler, raporlar…
Yorum Bırak