Nazar Boncuğu Kimin Gözü? İktidarın Sembollerle Kurduğu Görünmez Denetim
Bir siyaset bilimci olarak beni en çok büyüleyen şey, toplumların güç ilişkilerini nasıl meşrulaştırdığıdır. Kimi zaman yasalarla, kimi zaman söylemlerle, kimi zamansa masum görünen sembollerle. Nazar boncuğu tam da bu bağlamda dikkat çekicidir: Kötülüğü uzak tutmak için taşınan bir koruyucu nesne… ama aynı zamanda bakışın, denetimin ve iktidarın simgesidir. Peki, gerçekten kimindir o göz? Kimin bakışı bizi izler, kimin inancı bizi korur, kimin iktidarı bize yön verir?
Sembollerin İktidarı: Devletin Görünmez Gözü
Nazar boncuğu, yüzeyde bireysel bir korunma aracıdır; derinlerde ise güvenlik, denetim ve iktidar sistemlerinin bir yansıması. Modern devletin gözünü düşünelim: kameralar, istatistikler, anketler, büyük veri… Tüm bunlar bireyi görünür kılar, ama aynı zamanda kontrol altına alır. Michel Foucault’nun panoptikon kavramında olduğu gibi, görüldüğünü bilen birey kendini otomatik olarak denetler.
İşte nazar boncuğu da bu bakışın sembolik uzantısıdır. Onu takan kişi, “göz”ün farkındadır; yani bakılmanın, izlenmenin bilincindedir. Bu bilinç, toplumsal düzenin en ince dokularına kadar nüfuz eder. Çünkü iktidar, yalnızca zorla değil, inançla da işler. Boncuk, bir koruyucu nesne olmaktan çıkar; toplumsal kontrolün kültürel aracı haline gelir.
Erkek Bakışı: Strateji, Denetim ve Güç İmgesi
Siyaset tarihinde “göz” her zaman erkek egemen bir metafor olmuştur. Göz, gözetler; gözetmek, sahiplenmek demektir. Bu bağlamda, nazar boncuğu da ataerkil kültürün bir uzantısı olarak görülebilir. Kadının, ailenin, toplumun “korunması” söylemi, erkek otoritesinin meşrulaştırıldığı bir stratejik dil üretir. Bu dil, gücü görünmez kılar ama her yerde hissedilir.
Modern siyasette de durum farklı değildir. Gücü elinde tutanlar, tıpkı “kem gözden koruma” iddiasındaki boncuk gibi, kendi meşruiyetlerini “koruyucu” oldukları iddiasıyla pekiştirir. Devletin güvenlik politikaları, liderin karizması, kurumların ideolojik dili — hepsi bu koruma metaforunun çağdaş biçimleridir.
Kadın Bakışı: Demokratik Katılım ve Görmenin Yeni Biçimleri
Buna karşın kadın bakışı gözetleyen değil, katılan bir bakıştır. Kadınlar tarih boyunca gözden ziyade sözün alanında mücadele vermiştir. Onların “görme” biçimi, paylaşma ve dayanışma üzerinden ilerler. Bu da siyasal anlamda demokratik katılımın, kolektif eylemin ve duygusal zekânın bir yansımasıdır.
Bu nedenle nazar boncuğu, kadınların elinde farklı bir anlam kazanır: Korkudan değil, dayanışmadan doğan bir sembol olur. Kadın hareketlerinin meydanlarda taşıdığı renkli semboller, bir tür “görsel siyaset”tir — göz değil, ses olma biçimidir. Göz artık denetleyen değil, gören ve anlamaya çalışan bir bilincin aracına dönüşür.
İdeoloji ve Vatandaşlık: Kimin Gözünden Görüyoruz?
Her ideoloji, bir bakış düzeni inşa eder. Ulusal marşlar, bayraklar, logolar, hatta medyada tekrarlanan imgeler… Hepsi “nasıl görmemiz gerektiğini” öğretir. Vatandaşlık da bu bakışın içinde biçimlenir: “iyi vatandaş” kime göre belirlenir? Hangi davranışlar ‘makbul’, hangileri ‘tehlikeli’ sayılır?
Bu açıdan nazar boncuğu, devletin ideolojik aparatlarının minyatür bir metaforudur. Onun mavi gözünde toplumsal düzenin tüm katmanları yansır: itaat, korku, inanç ve umudun kırılgan dengesi. Vatandaş, bu bakışın içinde var olur; hem korunan hem de gözetlenen bir özneye dönüşür.
Sembolik Denetimden Direnişe: Yeni Bir Görme Biçimi Mümkün mü?
Peki, bu gözden kurtulmak mümkün mü? Ya da daha doğru bir soru: Bu gözü dönüştürebilir miyiz? Siyaset bilimi bize, her iktidar biçiminin karşısında bir direniş alanı olduğunu öğretir. Nazar boncuğunu kırmak değil; anlamını yeniden yazmak gerekir. Çünkü semboller de tıpkı ideolojiler gibi, yeniden yorumlandıklarında özgürleştirici olabilirler.
Belki de yapılması gereken, boncuğun gözünü “bizi izleyen” değil, “birbirimizi anlayan” bir simgeye dönüştürmektir. Gözün korku değil, katılım üreten bir bakışa evrilmesi, yeni bir siyasal kültürün başlangıcı olabilir. Görmenin yerini anlamanın aldığı, denetimin yerini dayanışmanın aldığı bir düzen…
Sonuç: Nazar Boncuğu Kimin Gözü, Kime Bakıyor?
Nazar boncuğu, kimine göre inancın simgesi, kimine göre kültürel bir alışkanlık. Ama siyaset bilimi açısından o, iktidarın bakışını temsil eder. O göz, her zaman birine aittir: kimi zaman devlete, kimi zaman lidere, kimi zaman da toplumsal normlara. Ama aynı zamanda o göz, değiştirilebilir bir bakıştır — çünkü her sembol gibi, anlamı da bizim elimizdedir.
O hâlde soralım: Bugün bizi kim izliyor? Ve daha önemlisi, biz kime bakıyoruz? Belki de asıl nazar, toplumun kendi içine çevirdiği gözdür.